Uluslararası şampiyonalar, kulüpler arası karşılaşmalar, özel maçlar derken futboldan hentbola, bisikletten güreşe, spor dalları izleyicileri adeta bo
Uluslararası şampiyonalar, kulüpler arası karşılaşmalar, özel maçlar derken futboldan hentbola, bisikletten güreşe, spor dalları izleyicileri adeta bombardımana tutuyor. Azimli bir sporsever tüm gününü televizyon ekranı başında onlarca spor olayını izleyerek geçirebilir. Ancak, yaygın spor dallarıyla da iş bitmiyor. Bir de dünyada az bilinen spor dalları var. Ve bunlar, yıllarca kısıtlı kalan kitlelerini, medya araçları sayesinde şimdi gittikçe genişletiyorlar. Türk sporseverler de, bu genişleyen kitlenin bir parçası. Kimi eski kimi yeni bu dallardan beşini, kısaca tanıtıyoruz.
BANDY
Futbol-buz hokeyi kırması
Bugünlerde Eurosport kanalının ekranlarına takılanlar buz hokeyine benzer bir sporla karşılaşıyor. Hakikaten de ilk bakışta buz üzerinde patenle kayan sporcular kasklarıyla hokeycilere benziyor. Ama o da ne? İki takım, pak yerine zıplayıp duran küçük bir topun peşinde koşuyor. Üstelik sopaları da daha kısa. Bandy, 18. yüzyılda İngiltere’de doğdu. Ama 1950’lere kadar fazla yayılamadı. Avrupa’da ağır kış koşullarının hakim olduğu Rusya, Baltık ülkeleri, Almanya’da benimsenen Bandy, 1957’deki ilk dünya şampiyonasından sonra Amerika kıtasına da yayıldı. Genellikle açık havada, futbol sahası ölçülerine yakın bir sahada 11’er kişilik iki takım tarafından oynanıyor. 45’er dakikalık iki devrede takımlar 2.10 metre yüksekliğindeki ve 3.5 metre genişliğindeki kaleye turuncu plastik topu sokmaya çalışıyor. Oyuncular koruma amaçlı kask takıyor ama buz hokeyindeki kadar sert ikili mücadeleye girmiyor. Bandy’de kuvvetten çok, sürat ve beceri ön plana çıkıyor. İhlallere göre tıptı futboldaki gibi penaltı ve serbest vuruş kullanılıyor.
KORFBALL
Kadın-erkek karışık sepet topu
Hollanda’da doğan korfball, Flamanca’da basketbol yani sepet topu anlamına geliyor. Üstelik diğer takım sporlarından önemli bir farkı var: Korfball’da cinsiyet ayrımı yok. Bir takımda dört erkek ve dört kadın yer alıyor. 1933’te Uluslararası Korfball Federasyonu IKF’nin kurulmasına karşın bu spor Belçika ve Hollanda’yla sınırlı kaldı. Ta ki 1993’te Uluslararası Olimpiyat Komitesi korfball’ı uluslararası bir spor dalı kabul edene kadar. Halen aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 44 ülkede korfball komitesi var. 1978’den beri dünya şampiyonalarında Hollanda’nın üstünlüğü var. Korfball’da her takım, dört oyuncusunu kendi sahasında savunmada bırakıp diğer dört oyuncusuyla hücum ediyor. Ancak, topu zıplatmak ve dripling yapmak yasak. Futbol topu benzeri topu, bir direğin ucuna takılı 3.5 metre yüksekliğindeki sepetten geçirerek sayı yapmaya çalışıyorlar. Basketboldakinin tersine potanın arkasından dolaşmak serbest.
DİSK GOLFÜ
Amerikalıların büyük üstünlüğü var
Golf kurallarıyla oynanan disk golfü, frizbi golfü diye de biliniyor. Bunun nedeni, bu spor dalında ufak frizbilerin çim parkurda hedefe ulaştırılması. Bu hedefler golfteki delik yerine metal bir sepet veya bir direk olabiliyor. Golf parkurundaki gibi 9 veya 18 hedef var. Sporcular golfteki gibi başlangıç noktasından üç atışta hedefe ulaşmaya çalışıyor. Her mesafe için farklı ağırlıkta frizbiler kullanılabiliyor. Frizbilerin her biri ayrı uçuş özelliğine sahip. Hedefe ulaşmak için de birçok atış stili kullanılabilir. Klasik el içi veya el dışı atışların yanı sıra tomahawk, thumber, grenade, prebinator gibi… 1969’da ABD’de doğdu. Dünya Uçan Disk Federasyonu (WFDF), 1975’ten beri her yıl dünya şampiyonası düzenliyor. Şampiyonalarda ABD’li sporcuların büyük üstünlüğü var. Geçen yıl erkeklerde Snapper Pierson, kadınlarda Jennifer Griffin dünya şampiyonluğuna ulaştı.
BOWLS
İleri yaşlardakiler için çok uygun
İngiltere’de doğan bir hedef vurma sporu. İtalyanların boccesine ve Fransızların petanque’ına benziyor. Ama bowls’da farkı yaratan, topların metal yerine plastikten olması. Sporcuların amacı bowl adı verilen 1,6 kiloluk yanlardan basık topu hedefe rakip toptan daha yakın atmak. Atış sırasında hedefe yakın rakip toplara göre falsolu atışlar yapılabilir. Maçın türüne göre 18, 21 veya 25 sayıyı alan maçı kazanıyor. Aslında bir açık hava sporu olarak ortaya çıksa da, çeyrek yüzyıldır salonda da oynanıyor. Özellikle az hareketli olması sebebiyle ileri yaşlarda da oynanabiliyor. 1978’den beri düzenlenen dünya salon şampiyonasında Büyük Britanyalılar kürsünün en üst basamağını hiç bırakmadı.
PILOTA
Basklar kendi kurallarına göre oynatıyor
Daha çok İspanya ve Fransa arasında bölünmüş Bask Bölgesi’ne özgü bir spor dalı. Baskça’da pilota, İspanyolca’da pelota ve Fransızca’da pelotte deniyor. Yine İspanya’da Valencia’da, İtalya’da, İrlanda’da, Belçika’da, Meksika’da ve Arjantin’de oynanan benzer türleri var. Ancak, Uluslararası Bask Pelotası Federasyonu FIVP’nin 1952’den beri dört yılda bir düzenlediği dünya şampiyonası, adından da anlaşılacağı gibi Bask kurallarına göre oynanıyor. Tüm dünyaya yayılmasa da 1924’te, 1968’te ve 1992’de olimpiyatlarda gösteri sporu olarak yer aldı. Pelota’da 30 metrelik kısa duvar, 36 metrelik kısa duvar, 54 metrelik uzun duvar ve dört duvarda oynanan trinquet olmak üzere dört kategori var. Tekler veya çiftlerde sporcular kauçuk topu duvara en yüksek hızda atıp sayı kazanmaya çalışıyor. Bunun için de ya ellerini ya sopayı ya da chistera adı verilen kepçe şeklindeki raketi kullanıyorlar. Duvara çarpan top iki kez yere vurursa bir sayı alınıyor. Maçlar kategoriye göre 25’te veya 50’de bitiyor.
Yorumlar