Naacal, James Churchward tarafından ün kazanan ve geçmişte yaşadığı iddia edilen bir uygarlık. Naacal'a dair hiçbir bilimsel bulgu olmasa da, Ja
Naacal’dan ilk kez Augustus Le Plongeon bahsetti. Le Plongeon’a göre, Naacal Maya dininin misyonerleri olan bir halktı. Orta Amerika’da eski ve güçlü bir uygarlıktı.
1926 yılında Naacal’dan bahseden James Churchward’a göre, Naacal Uygarlığının nüfusu 64 milyon idi ve 50 bin yıl yaşadılar. James Churchward, Tibet’te bulduğunu iddia ettiği Naacal Tabletlerine göre, Naacal’ın uygarlığın beşiği olduğunu iddia eder. Mu uygarlığını da bu tabletler ışığında açıklar. Churchward’a göre Naacal Tabletleri’nde şu yazılara rastlanır:
“Mu kıtası sıcak, fakat pek münbit ve mahsuldar, ovalık bir memleket idi. Her tarafı güzel çayırlar, meralar, düzlüklerde bitmiş zengin ormanlar süslüyordu. Akışları sakin, muntazam, geniş yataklı, seyrüsefere fevkalâde müsait nehirler kenarında kalabalık nüfuslu, büyük, zengin şehirler vardı. Dünya cenneti denmeğe lâyık olan bu kıtada hiç yüksek dağ yoktu. Dağlar yalnız orada değil, dünyanın başka taraflarında da henüz fazla yükselmemişti. Mu ve Muluların mevcudiyeti yeryüzünde büyük dağların teşekkülünden evvelki jeolojik zamana, üçüncü arz devrine tesadüf ediyordu. Mu ormanlarında ve sularında bu devrin hayvanları yaşıyordu. Mu insanları her nevi hayvanı muti bir hale getirmenin yolunu biliyorlardı. Koca kıtayı pek düzgün yollar ile kurşuni örümcek ağını örnek tutarak örmüşlerdi. Yollar nereden başlar, nerede biter, kestirilemez idi. O kadar mükemmel yapılmışlardı ki, kalıntıları karşısında günümüzün mühendisleri, kaldırım ustaları gözlerine inanamamaktadırlar. Main şeklindeki kaldırım taşları yan yana konuvermiş değil, birbirine kopmayacak surette eklenmiştir. Ne taraftan bakılsa kenarlar hattı müstakim teşkil eder.”
“Mu kıtası ahalisi, bir hükümetin idaresi altında on kabileden terekküp ediyordu. Hükümet başkanına Mu’nun güneşi: tacı, hükümdarı, hâkimi, emîri mânasına Ra-Mu deniyordu. Ramu’lar ahaliyi Tanrı’nın vahiy ettiği mukaddes yazılar ahkâmına göre idare ediyorlardı. Başkanlar halka karşı vazifesini müdrik, müşfik, halk başkanlara karşı içten gelen bir istekle hürmetkar idi. Emir etsin, yahut emre tâbi olsun bütün Mu sakinleri tek Tanrı’ya inanıyordu.”
Yorumlar